Prostat kanserinde tanının önemi

Ürolojik kanserler içinde yer alan ve sinsi ilerleyen prostat kanserinin Türkiye’de erkeklerde akciğer kanserinden sonra 2’nci sıklıkta görüldüğü; özellikle aile öyküsü olanların risk taşıdığı bildirildi.

Üroonkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Sümer Baltacı, 26-30 Eylül “Dünya Üroloji Haftası” dolayısıyla Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, ürolojik kanserler içinde prostat kanserinin önemli bir yer tuttuğunu söyledi.
Prostat kanserinin sık görülen kanserler arasında yer aldığını vurgulayan Baltacı, “Prostat kanseri, Türkiye’de erkeklerde akciğer kanserinden sonra 2’nci sıklıkta görülen kanser türüdür” dedi.
Hastalığın, başlangıç aşamasında kişide herhangi bir şikayete neden olmadığından sinsi ilerlediğine işaret eden Baltacı, düzenli kontrolün önem taşıdığına dikkati çekti.
Üroonkoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Akdoğan da prostatın, testesteron ismi verilen erkeklik hormonuna bağlı olarak yaşın ilerlemesiyle birlikte büyüdüğünü belirtti.
Bazı erkeklerde bu büyümeyle birlikte, sık idrara çıkma, idrarı boşaltmada güçlük gibi şikayetler görülebildiğine değinen Akdoğan, şikayetlerin azalması için özellikle akşamları çay, kahve gibi sıvı gıdaların tüketiminin en aza indirilmesinin faydalı olduğunu dile getirdi.
Akdoğan, prostat kanserinde en önemli nedenin ileri yaş ve genetik olduğunun altını çizerek, “Diyetle ilgili et ve süt ürünleri suçlandıkları halde, araştırmalar önemli bir diyetsel sebep ortaya koyamamıştır. Prostat kanserinde, ileri evre hastalarda kanlı idrar yapma, cinsel bozukluklar ve kemik ağrıları gelişebilir.” diye konuştu.
Aile öyküsü önemli
Akdoğan, “prostat kanseri” ile “prostatın iyi huylu büyümesinin” ayrımının iyi yapılmasına gerektiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Erkeklerde sık görülen kanser olmasına karşın, buna bağlı ölümler nadirdir. Prostat kanseri erken evrede yakalandığı zaman tedavi edilebilen bir kanserdir.
Prostat kanseri tanısı koymada kanda bakılan özel bir testteki (PSA) yükseklik ve makattan yapılan prostat muayenesinde sertlik varlığında biyopsi yapılır. Erken tanı için en önemli görev, hastalara düşer. Özellikle baba, dede, amca gibi ailesinde prostat kanseri olan erkekler risk altında. Bu erkekler 40 yaşından sonra yılda bir kez doktora giderek PSA testi ve prostat muayenesi yaptırmalı. Ailesinde prostat kanseri olmayan erkekler ise 50 yaşından sonra yılda bir kez PSA ölçümü ve prostat muayenesi yaptırmalı.”
Prostat kanseri tanısı alan hastalar için erken evrede radyoterapi, aktif izlem ve ameliyat seçenekleri bulunduğunu aktaran Akdoğan, prostat ameliyatlarında kullanılan açık, laparoskopik veya robotik cerrahi yöntemlerindeki sonuçların yüz güldürücü olduğunu bildirdi.
Akdoğan, ileri evrede tanı konulan hastalar için kullanıma giren yeni hormon ve kemoterapi ilaçlarıyla hastaların çok önemli bir yan etki yaşamadan tedavi edilebildiğini kaydetti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.