OSTEOPOROZ KEMIK ERIMESI TANI VE TEDAVISI

Osteoporoz kemik erimesi

Tanım:

Halk arasında -kemik erimesi- de denen bu hastalık, insan hayatının uzaması ile kendini hissettirmiştir. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri her yıl sadece bu hastalık nedeni ile ortaya çıkan kemik kırıklarının tedavisi için yaklaşık 12 milyar dolar harcamaktadır. Hastalıktan bahsetmeden önce bir az kemiklerimiz hakkında bilgi aktaralım. Kemiklerimiz vücudumuzu dış tehlikelerden koruyan (beyin,kalp), hareket etmemiz için eklemler oluşturan, bazı mineralleri depolayan, kemik iliği denilen ve kanımızın şekilli elemanlarının da yapıldığı dokuları içinde barındıran çok özel yapılardır. Aslında kalsiyum, fosfor ve magnezyum gibi minerallerin oluşturduğu kristallerden yapılmışlardır. Kemiklerde kemik yapan ve kemik yıkan iki tip hücre bulunur. Hayatın başlarından 20-25 yaşlarına kadar kemik yapan hücrelerin üstünlüğü sürer. 40-45 yaşlarına kadar bir yapım yıkım dengesi görülürse de bu yaşlardan itibaren yıkım artar. İşte bu yıkımın artması kemiğin taşıdığı mineral miktarını azaltır bu azalma kırıklara sebep olacak kadar ciddi boyutlarda olabilir. Kemiklerin taşıdıkları mineral içeriğinin ciddi olarak azaldığı durumlarda OSTEOPOROZ’dan bahsedilir.

Düşük kemik kitlesi ve kemiğin mikromimari yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığı ve kırılganlığa yatkınlıkta artışla karakterize, en sık görülen metabolik kemik hastalığıdır.

Son zamanlarda oldukça önemli hale gelmiştir. Bunun en önemli sebepleri teknolojinin bizlere sağladığı imkanlarla daha kolay ve sedanter yaşam sürerken ortalama insan ömrünün de uzamasıdır. Genelde orta ve ileri yaş, postmenapozal kadın hastalığı olan osteoporozla her geçen yıl daha çok insan yüzyüze gelmektedir.

Kaç Çeşit Osteoporoz Vardır?

Genelde 3 tip osteoporoz vardır.

Birinci tip osteoporoz daha çok kadınlarda görülen bir hastalıktır. Kemik yıkan hücrelerden daha önce bahsetmiştik. Bu hücrelerin aşırı kemik yıkmalarını engelleyen faktörlerden birisi de östrojendir. Östrojen, kadınlarda büyük miktarlarda yumurtalıklar tarafından üretilir. Yaklaşık 45 yaşlarına gelen kadınlarda yumurtalık fonksiyonları azalmaya ve bitmeye başlar, kadınlar adetten kesilir. Bu döneme menapoz denir. Yumurtalık faaliyetlerinin bitmesi vücuttaki östrojen miktarını birden bire düşürür. Kemik yıkan hücreler kontrolsüzce kemikleri yıkmaya başlarlar.

Ikinci tip osteoporoz ise ileriki yaşlarda ortaya çıkar. 40 -45 yaşlarından itibaren kemiklerde yapımın azaldığı ve yıkımın arttığından söz etmiş idik. Kemiklerdeki bu yıkım fazlalığı yaş ilerledikçe belirgin bir hal alır ve özellikle 70 yaşından sonra kendini gösterir. Normal koşullarda insanlar bir oturma mesafesinden yere düşerler ise bir şey olmaz. Ancak bu hastaların çok daha kısa mesafelerden düşmeleri ile veya basit bir hapşırmaları ile kemiklerinde kırıklar meydana gelmektedir.

Üçünçü tip osteoporoz başka bir nedene bağlı olarak ortaya çıkar. Sıklıkla kortizon kullanan hastalarda görülür. Astım, allerji, romatizmal hastalıklar veya diğer nedenler ile kortizon kullanan hastaların kemiklerinde, ilacın uzun kullanımdan sonra ortaya çıkar.

Osteoporoz Belirtileri Nelerdir?

Osteoporoz çok sinsi bir hastalıktır. Genelde başka hastalıkların arkasına saklanarak belirtilerini gösterir. Erken dönemde Osteoporoz’un belirgin belirtileri yoktur. Menapoz sonrası görülen tipte başlangıçta bir bulgu yoktur. Menapozu takip eden 3-5 yıl içerisinde kemiklerin %30 dan fazlası kaybedilebilir. Eğer Osteoporoz tam olarak oluşmuş ise sırt ve bel ağrıları, sırtta kamburlaşma, boyda kısalma görülür. Özellikle omur kemikleri bu tip osteoporoz dan çok etkilenirler , sıklıkla bu kemiklerde kırıklar olur. Bu yapısal bozulma, boyda kısalma olarak kendisini gösterir. Ayrıca el bilek kemikleri de bu hastalıktan etkilenir. Daha yaşlı insanlarda ortaya çıkan ikinci tip te ise bulgular ağrılar ile kendini gösterebilir. İlerlemiş durumlarda kalça kemiği kırıkları görülür. Yapılan çalışamalar bu kırıkların insan hayatını tehdit edici boyutlar ulaşabileceğini göstermiştir. Kalça kırığı operasyonu geçiren hastaların %25 kadarı 1 yıl içerisinde hayatlarını kaybetmektedirler. Diğer bir %25 i ise yürüme güçlüğü nedeni ile yatağa bağlanmaktadır. Bu rakamlar bu hastalığın ortaya çıkmadan anlaşılması gerektiğini gösteriyorlar.

Kimler Daha Çok Risk Altında?

Osteoporoz konusunda çalışan bilim adamları bazı ırklarda bu hastalığın görülmediğini ve bazı özellikleri olan kişilerde de daha sık osteoporoz görüldüğünü tespit etmişlerdir.

Osteoporozun daha sık görüldüğü kişilerin ortak yanları şunlardır:

Kadınlar

İnce ve Narin Yapılı Kadınlar

Cilt ve Saç Rengi Açık Olan Kadınlar

Erken Menapoza Girenler

Fiziksel Aktivitesi Az Olan Kadınlar

Sigara ve Alkol Kullananlar

Süt ve Süt Ürünlerini Az Alanlar

Böbrek Fonksiyon Bozukluğu Olanlar

Kortizon Kullananlar

Fazla Doğum Yapanlar

Ailesinde Osteoporoz Görülenler

İnaktif ve sedanter yaşam önemli mi?

Fiziksel aktivite doruk kemik mineral dansitesinin önemli belirleyicilerinden biridir, aktif olmayan ve hareketsiz yaşam sürdürenlerde kemik mineral yoğunluğu ve aktif kas desteği azalmaktadır. Atlama ve zıplama içeren fiziksel aktiviteler büyük bir osteojenik potansiyele sahiptir. Egzersizlerin özelliği iskelete dik olarak yük bindirici olmalıdır. Yüzme ve bisiklete binme gibi aktiviteler iskelete yük bindirme etkileri az olmakla beraber kemik yoğunluğuna olumlu etkileri vardır. Bunun yanında çok aşırı sportif aktiviteler kemik mineral yoğunluğunu olumsuz etkiler (özellikle kadınlarda amenore ve düşük kiloya yol açması nedeniyle).

Kalsiyum ve d vitamininin önemi var mı?

Büyüme sırasında yeterli kalsiyum ve D vitamini alınmazsa iskelet yapımının doruk noktaya ulaşamayacağı aşikardır. Kalsiyum ihtiyacı sadece büyüme sırasında değil tüm yaşam boyunca devam eder. Optimal Kalsiyum (Ca) ihtiyacı (günlük)

infantlarda
0-6 ay:
400 mg

6 ay-1 yaş:
600 mg

Çocuklarda
1-5 yaş:
800 mg

6-10 yaş:
800-1200 mg

Adölesan – genç erişkinlerde 11-24 yaş:
1200-1500 mg

Erkek
25-65 yaş:
1000 mg

65 yaş üzeri:
1500 mg

Kadın
25-50 yaş:
1000 mg

50 yaş üzeri ve Östrojen alan:
1000 mg

50 yaş üzeri ve Östrojen almayan:
1500 mg

65 yaş üzeri ve gebelik laktasyon dönemin-de:
1200 mg

Optimal kalsiyumun diyetle alınması tercih edilmelidir. Gıdalardaki kalsiyumun biyoyararlanımı %30 civarında olmaktadır. Başlıca kalsiyum kaynakları süt ve süt ürünleridir. Ayrıca koyu yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi, baklagiller, fındık, pekmez, tahin ve küçük balıklar kalsiyumdan zengin gıdalardır. Günlük kalsiyum ihtiyacı gıdalarla karşılanamıyorsa kalsiyum tuzları şeklinde ilave kalsiyum kullanılmalıdır.

Alkol ve sigara kullanımı osteoporozu nasıl etkiler?

Alkol, kalsiyum dengesini sağlayan hormonları etkiler, kemik yapımını azaltır ve osteopeni oluşturur. Alkol sitokrom P 450 enzimini indükleyerek 25 (OH) vit. D nin karaciğerde yıkımını artırmaktadır. Ayrıca hipogonadizm, hiperkortikolizm, metabolik asidoz ve ileri dönemlerde karaciğer sirozuna yol açarak osteopeni oluşturur. Yetersiz kalsiyum alımı (yanlış beslenme) ve kalsiyum emiliminin bozulması da söz konusudur. Aşın alkol tüketimi hem kadın hem de erkekte kemik yoğunluğunu azaltmakla birlikte düşme riskini de artırdığı için ayrı bir risk faktörü olarak görülmektedir. Sosyal alkol tüketiminin kemik yoğunluğu üzerindeki etkileri çok net değil ise de çoğu veri yoğunluğu azalttığı yönündedir.

Bir çok araştırma sigara içme alışkanlığı ile osteoporotik kırık riski ve sıklığı arasında paralel bir ilişkiyi göstermiştir. Bunun nedenleri arasında nikotin ve diğer toksik maddelerin karaciğerde sitokrom P 450 enzimini indüklemesi yanında sigaranın antiöstrojen etkileri de yer almaktadır. Sigara içenlerde kalsiyum emiliminde azalma gösterilmiştir. Sigara içenler genellikle zayıftır ve daha erken menapoza girerler. Sigara içen kadınlarda osteoporoza bağlı kırıklar 1,5-2,5 kat daha fazladır. Yapılan bir araştırmada erkeklerde 1 yıl sigara içiminin kalça kırık riskini % l artırdığı gösterilmiştir.

Osteopeni – osteoporoz – yerleşmiş osteoporoz ne demektir?

Osteopeni:

Genç erişkine göre KMY nin 1SD arasında olması

Osteoporoz:

Genç erişkine göre KMY nin 2,5 SD’ nin üzerinde olması

Yerleşmiş Osteoporoz:

KMY nin -2,5 SD nin üzerinde ve ek olarak bir veya daha fazla kırık olması.

Osteoporoz Nasıl Teşhis Edilir?

Osteoporozun ciddiyetini anlaşıldıktan sonra Dünya’da da ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Osteporoz ortaya çıkmadan bunu gösterebilecek değişik aletler geliştirilmiştir. Bu aletlerin bir kısmı ses dalgalarını kullanırken bazıları da X ışınları gibi değişik kaynakları kullanmaktadır. Günümüzde en çok kullanılan yöntem DEXA yöntemidir. Hastalar için bir zararı gösterilmemiştir. Hasta bir masaya yatar ve hareketli bir kamera ile ışın kaynağı vücut üzerinde gezinerek sonuçları sistemin bilgisayarına aktarır. Ölçüm süresi uygulanacak yöntem ve makine cinsine göre değişse de ortalama 30-45 dakika da tüm işlemler bitmektedir. Tabii ilerlemiş osteoporoz normal röntgen filmleri yardımı ile de anlaşılabilir. Bir klasik röntgen filminde osteoporozun görülmesi, kemik kütlesinin en az %30 unun kaybedilmiş olduğunu gösterir. Günümüzde geliştirilmiş bir çok yöntem olmasına karşın hekimlerin klinik değerlendirmeleri , hastalığın anlaşılmasında ki en önemli faktördür.

Osteoporoz’dan Nasıl Korunulur ?

Düzenli hekime gitme alışkanlığı bu hastalıkta sizleri koruyacak en önemli adımdır. Basit bazı önlemlerde osteoporoza karşı yardımcı olabilir. Nedir bu önlemler? Öncelikle beslenmemizde bazı değişiklikler yapmalıyız.

En önemlisi kendinizi OSTEOPOROZ’a karşı sık sık kontrol ettiriniz.İleriki yaşantınızdaki rahat ve aktivite ancak erken teşhis ile mümkün olabilir. Sizde kemiklerinizi zaman zaman ölçtürebilirsiniz.

1. Süt ve süt ürünleri gibi kalsiyumdan zengin besinlerin alınması gerekir.Ancak bu tip ürünler yüksek oranlarda da yağ içerebilirler, yağsız veya yağı azaltılmış olan tiplerini kullanmalısınız.
2. Özellikle Magnezyum ve C vit takviyesi alınız.
3. Yüksek proteinli beslenmeden de kaçınmalısınız.
4. Tuz alımını azaltın.
5. Lifli besinlerle beslenin (sebzeler).
6. Alkol ve kahveden uzak durunuz.
7. Mutlaka Doktorunuzun uygun göreceği egzersizi yapın.

Evinizde de bazı değişiklikler yapmalısınız:
Bunda amaç hayatı kolaylaştırmak ve sizi düşmekten korumaktır.

1. Çorap ve ayakkabı giyerken bir yere oturun.
2. Uygun ayakkabı seçin.
3. Ağır eşyaları taşımayın.
4. Eğilmeniz gerekiyorsa, belinizi bükmeden, dizlerinizi bükerek eğilin.
5. Ani hareketlerden kaçının.
6. Buzlu ve kaygan zeminlerde dolaşmamaya özen gösteriniz.
7. Evinizin aydınlatmasını gözden geçirin ve daha iyi bir görüş sağlayacak şekilde aydınlatın.
8. Yatak odası ve banyo arasındaki yolu her zaman aydınlatın.
9. Sık kullandığınız eşyalarınızı yakınınıza yerleştirin.
10. Evinizde kolay erişilebilecek yerlerde telefonlar bulundurun.
11. Banyo ve tuvaletlere sağlam tutunabileceğiniz tutma kolları yaptırın.
12. Banyo küveti ve zemininin kayganlığını önleyecek tedbirleri alınız.

Yanları destekli iskemleleri tercih ediniz.

I- Kemik yıkımım azaltanlar:
1- HRT (östrojen-progesteron)
2- Antiöstrojen (raloksifen)
3- Kalsitonin
4- Bifosfanatlar
5- Kalsiyum
6- Vitamin D ve deriveleri
7- Tiazid diüretikleri

II -Kemik yapımını artıranlar:
l – Florid
2-Testesteron
3-Anabolik steroidler
4-Parat hormon

Bu çok geniş tedavi seçeneklerinden hastanın yaşı, risk faktörleri, kemik mineral yoğunluğu ölçüm sonuçları ve ülkemizin sosyo ekonomik durumu da göz önüne alınarak (çünkü uygulanan tedaviler genelde pahalı tedavilerdir.) hasta için en uygun kombinasyon yapılmalıdır. Bugün için tedavinin birinci basamağında HRT, Alendronat, Vitamin D ve deriveleri, Kalsiyum ve Raloksifen görünmektedir. ikinci basamakta Kalsitonin ve Etidronat, üçüncü basamakta diğer tedavi seçenekleri yer almaktadır.

Osteoporoz Tedavisinde Neler Kullanılır?

Tedavinin esasını risk faktörlerinin ortadan kaldırılması, fizik tedavi rehabilitasyon ve medikal tedavi oluşturur. Amaç; kemik mineral yoğunluğunun stabilize edilmesi ve artırılması, kırıkların önlenmesi, iskeletin deformitelerine bağlı belirtilerin iyileştirilmesi ve yaşam kalitesinin artırılmasıdır.

Dengeli beslenme ( yeterli kalsiyum ve protein alımı), yeterli fizik aktivite, aşırı alkol ve sigara kullanılmaması tedavide önemli yol almamızı sağlar.

Hastalar ağır yük kaldırmaktan kaçınmalı, yük taşırken de gövdeye yakın olarak tutmalıdır. Çünkü öne eğilerek kaldırılan yük bel bölgesinde kaldırılan ağırlığın 10-20 kat fazlası yüklenmeye sebep olmaktadır. Kemik mineral dansitesinin devamlılığı ve artması için iskelete yük bindirici egzersizler verilmelidir. Ayrıca fleksiyon egzersizleri yapılmamalı, ekstansiyon egzersizlerine ağırlık verilmelidir.

Akut ağrının tedavisinde analjeziklerin yanında uygun pozisyonlama, yatak istirahati ve TENS, hot pack, infraruj gibi fizik tedavi modaliteleri kullanılır.

Kronik ağrıda kifotik postürün düzeltilmesi için uygun oraaa kullanılabilir. Fakat kas güçsüzlüğüne yol açabileceği için kullanım süresi iyi ayarlanmalı ve beraberinde sırt ekstansör güçlendirme egzersizleri verilmelidir. Yine bu dönemde analjezik etkili fizik tedavi modaliteleri kullanılabilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.